Psikoterapi her birey için kendine özgü bir yolculuktur. İhtiyaç duyan, merak eden herkes psikoterapiye başlayabilir. Kimi zaman belli şikayetler, içinden çıkılamayan bazı düşünceler, bir türlü atlatamadığımızı hissettiğimiz deneyimler, dönüp dolaşıp kendimizi içinde bulduğumuz ilişkiler bizi terapi yolculuğuna çıkarırken kimi zaman da kendimizi daha yakından tanıma arzusu bu yolculuğa vesile olur. Terapi kişinin kendisine yönelttiği bir soru, bir merakla başlar.
Terapide kişilerin zihninden geçen düşünceleri filtrelemeden dile getirmeleri beklenir. Terapistle kurulan ilişkiyi diğerlerinden farklı kılan da budur. Terapist yargılamadan, eleştirmeden, burun kıvırmadan, geçiştirmeye çalışmadan, yönlendirmeden dinleyen; kişilerin duygularına, düşüncelerine, kabul edilemez görülen yanlarına eşlik eden, bunları merak eden ve anlamaya çalışan kişidir. Bu da kişilere kendilerini olabildiğince açık bir şekilde ifade edebilecekleri, iç dünyalarında özgürce gezinebilecekleri bir alan verir. Bu alan kişilerin kendi gerçeklikleriyle yüzleştikleri bir alandır.
Psikodinamik terapi geçici çözümlerin, yatıştırmaların hedeflendiği bir yer değildir, temel amaç kişilerin hayatlarında kalıcı bir değişimin yaşanabilmesidir. Bu da uzun soluklu bir terapi yolculuğunu gerekli kılar. Her bir bireyin yolculuğu kendisine özeldir, bu sebeple terapinin nasıl ilerleyeceği ve ne kadar süreceği de yine farklılık göstermektedir.